Kamu idareleri tarafından verilen kararların yargısal denetimi şüphesiz kararı veren kurumlar da dahil olmak üzere herkesin ihtiyaç duyduğu bir konudur ve hukuk devletinin temel ilkesidir. Kişisel verileri koruma Kanununun 18. maddesi gereği Kurul tarafından düzenlenen idari para cezası yaptırım kararlarına karşı da hukuk devleti ilkesi gereği yargı yolu açıktır.

Bu sebeple; Kişisel verileri koruma Kanununun 18. Maddesi “Kabahatler” başlığı altında düzenlenmiş olup, KVKK gerekçesinde 18. madde kapsamında verilecek olan idari para cezalarının Kabahatler Kanununa tabi olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, söz konusu idari para cezaları ile ilgili itirazlara ilişkin de Kabahatler Kanununun hükümlerinin uygulanması gerekecektir.

Kabahatler Kanununun 27. maddesi uyarınca, idari para cezasına ilişkin kararlara karşı kararın tebliğ veya tefhim tarihinden itibaren 15 gün içerisinde sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilecektir. Bu kapsamda, Kurulun KVKK kapsamında ilgili veri sorumlularına idari para cezası vermesi halinde, ilgili veri sorumluları, söz konusu idari para cezasının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde yetkili Sulh Ceza Hakimliğine itiraz ederek, cezanın iptalini veya yeniden değerlendirilmesini talep edebilirler.

İdari para cezası ile birlikte ayrıca bir yaptırım kararı da verilmişse (örneğin para cezasıyla birlikte ayrıca verinin yurtdışına aktarılmasının durdurulmasına karar verilmesi) görevli mahkeme İdare Mahkemesi olmaktadır.

Kabahatler Kanunun 17. Maddesine göre yapılacak olan itirazlarda; yer alan şart ve koşullara uyulmadığı ve detaylı gerekçelendirme yapılmaksızın üst sınırdan idari para cezaları verildiğinin iddiası da mümkündür. Bu şekilde hakkaniyetten uzak cezaların verilmesinde, Kurulun yasal dayanak olarak kullandığı KVKK ve ikincil mevzuatta, idari para cezalarının belirlenmesinde kullanılacak usul ve esaslara ilişkin açık bir düzenleme bulunmamasının payı oldukça fazladır. Her ne kadar getirilen muğlak düzenlemelerle Kurula cezaları belirlemede geniş yetki tanınmak istenmiş olsa da bu belirsizlik, bazı durumlarda Kurulun gereğinden yüksek idari para cezaları vermesine de sebep olmaktadır.

Geniş takdir yetkileri sebebiyle verilmiş olan fahiş idari para cezaları bakımından Danıştay yerleşik içtihatlarında, idari para cezası vermeye yetkili makamın Kabahatler Kanunu`nda belirtilen kriterleri dikkate alarak ceza tayin etmesi gerektiğini, her ne kadar ilgili kuruma takdir yetkisi verilmiş olsa da bu takdir yetkisinin öncelikle ilgili mevzuatta belirlenen sınırlar ve amaçlar doğrultusunda objektif kriterlere dayanarak kullanılması gerektiğini belirtmektedir.

Bunun yanı sıra, Anayasa Mahkemesi de bir kararında, idari para cezalarının miktarı belirlenirken,” işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumunun birlikte gözetilerek cezanın kişiselleştirilmesi” gerektiğine karar vermiştir. Dolayısıyla Kurul, KVKK kapsamında idari para cezası verirken sınırsız bir takdir yetkisine sahip olmadığı gibi, bu ceza miktarlarını belirlerken somut olayın nitelikleri ile ihlalde bulunan kişi/kurumun ekonomik durumunu gözeterek hakkaniyet çerçevesinde bir ceza vermesi gerekmektedir.

Bu noktada belirtmemiz gerekir ki, son dönemlerde Kurulun vermiş olduğu bazı fahiş idari para cezalarına karşı itiraz edilmiş ve bu kararlar Sulh Ceza Hakimliklerince yeniden incelenmiştir. Yargıya intikal eden bazı kararların, hakkaniyetten uzak para cezaları içerdiği ve üst sınırdan verilen cezaların Kurul tarafından gerektiği şekilde gerekçelendirilmediği görülmüştür. Bu kapsamda yakın tarihli bir Sulh Ceza Hakimliği kararında, Kurul tarafından verilmiş olan idari para cezalarından birinin “idari para cezası düzenlenirken alt sınırdan neden uzaklaşıldığının” idari yaptırım kararında açıkça belirtilmemesi sebebiyle, verilen ceza yeniden değerlendirilerek miktarının düşürülmesine karar verilmiştir.